Salatalıkta şüpheli kimyasal

İhraç ettiğimiz salatalıkta limitin üzerinde saptanan chlormequat hormonunun, ciddi üreme ve gelişim sorunlarına yol açmasından şüphe ediliyor. Bu çiftçinin rastgele uygulama yapabildiğini gösteriyor

Yılın ilk ayında, AB Gıda Alarm Sistemi’ne bir uyarı düştü. Uyarı, Türkiye’den gelen salatalıklarda saptanan bir tarım kimyasalına ilişkindi. Tolere edilebilir limiti yüzlerce kat aşan oranda tespit edilen bu kimyasalın adı chlormequat. Chlormequat, bir “Bitki Gelişim Düzenleyici” çeşidi; yani hormon. Normalde Türkiye’den sisteme yansıyan pestisitler arasında bu kimyasal yer almazdı. İlk kez gözüme çarpınca biraz araştırayım dedim. Ve gördüm ki, çok ciddi bir tehditle karşı karşıyayız. Zira kullanımı giderek artan bu kimyasala karşı tam da bugünlerde ABD ve Avrupa’da ciddi bir endişe söz konusu. Çünkü chlormequatın, üreme ve gelişim sorunlarına yol açmasından şüphe ediliyor. 

Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler bu kimyasalın, üreme sistemine zarar verebileceğini, fetal büyümeyi bozabileceğini, baş ve kemiklerin gelişimini değiştirebileceğini, metabolik sorunlara yol açabileceğini gösteriyor. Benzer etkilerin insanlarda da yaşanıp yaşanmayacağı tartışılıyor. Çünkü ciddi bir maruziyet söz konusu. ABD merkezli Çevre Çalışma Grubu’nun (EWG) sonuçlarını yeni açıkladığı araştırma, her 5 kişiden 4’ünün idrarında chlormequat bulunduğunu ortaya koyuyor. Bulaşın kaynağı ise tüketilen gıdalar. Özellikle de yulaf bazlı yiyeceklerde yüksek oranda chlormequat bulunduğu belirtiliyor. 

Yine EWG’nin bir başka çalışması, ABD’de satılan yulaf bazlı gıdaların yüzde 92’sinin chlormequat içerdiğini gösteriyor. Kullanımının yaygınlaşmasıyla kimyasala maruz kalma seviyesinin her yıl daha fazla arttığı tespit edilmiş. Bu nedenle insanlarda üzerindeki etkilerini değerlendirmek için daha kapsamlı toksisite testleri, gıda izlemesi ve epidemiyolojik çalışmalar talep ediliyor. 

Türkiye’de durum 

Gelelim bize… Chlormequat Türkiye’de de ruhsatlı bir kimyasal. Buğdaydan domatese, pirinçten patatese birçok bitkinin yetiştirilme sürecinde kullanılabiliyor. Tabii belli sınırlamalarla tarlalarda uygulama yapılabiliyor. Mesela buğdayda boyun kısalması için kullanılıyor ve 1 dekar alanda 125 ml kullanım dozu belirlenmiş. Ancak salatalıkta kullanım ruhsatı yok. Buna karşın Türkiye’den giden salatalıklarda bu maddenin saptanması, çiftçinin rastgele uygulama yapabildiğine işaret ediyor. Halk sağlığı açısından endişe yaratan bir kimyasalın, kapsamlı bir denetime tabi tutulmasının gerektiği aşikâr.  

Çiftçilerimizi bu tip tehditlere yönelik bilinçlendirmeliyiz. Her pestisitin farklı toksikolojik etkileri var. Arılardan balıklara ekosistemdeki birçok canlı, bu kimyasallar nedeniyle yaşamlarını yitiriyor. Üstelik bazı zehirler doğada kalıcı bir kirlenmeye yol açıyor. Bugün nehirlerin 13 bin kilometresinde pestisit seviyelerinin güvenli sınırı aştığı belirtiliyor ve her yıl 710 ton pestisit aktif maddesinin dünya okyanuslarına sızdığı tahmin ediliyor. 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir